18 Aralık 2012 Salı

Pieta

Yakın takipte olduğum Güney Kore sinemasının majör yönetmenlerinden Kim Ki Duk'un son filmi Pieta nihayet torrente düştü ve alelacele indirip izledim. Öncelikle şunu söylemem gerekir ki film bayağı bir vurucu, oldukça etkilendim ve biraz da şaşırdım, Kim Ki Duk biraz tarzı dışında bir film yapmış ama çok da iyi bir film yapmış. Film diğer filmleri gibi sert ve sıra dışı karakterlerden oluşsa da temas ettiği noktalar bu kez biraz farklı. Özellikle son 15 dakikası muhteşem Oyunculuklar hemen hemen tüm Uzakdoğu filmlerinde olduğu gibi müthiş, zaten yaratıcılık olarak da üst seviyede bu adamlar, başka başka hikayeler, uçlarda gezinen karakterler hep var da bu filmde bir de ağır kapitalizm eleştirisi var. Belki de insanlık eleştirisi. Aslında her ikisi de. Filmi bir o kadar da feminen buldum ben. Kadın karakterler çok çarpıcı, üstünde gevezelik edip konuşasım var bu filmin ama daha sonra uzun uzadıya yazacağım. Zaten moralim bozuk şu günlerde, bu film de epey yıprattı beni. Bu filme 100 dakikanızı ayırıp dikkatle izlemenizi önerip kaçıyorum, bir de film kelimenin tam anlamıyla SÜRÜNDÜRÜYOR...

5 Kasım 2012 Pazartesi

3 Farklı Kültür 3 Ağıt

Bugün 3 parça ile moralinizi bozmak istiyorum

Karadeniz menşeili Marsis, parçanın adı Macven Guri, müthiş bir beste



Bunalım diyarı İzlanda'dan, yine can yakan bir bayan. Adı Soley
Hem bu kadar sade hem de vurucu olmayı nasıl beceriyor anlamış değilim. Björk'un tahtına mı oynuyorsun anlamadım ki ben seni.




Son darbeyi İspanyolca indireceğim. En tehlikelisi bu, göz yaşartıcı bomba, parça tesirli
Canınız sıkkın ise dinlemeyin bu ağıtı, öyle böyle değil




20 Temmuz 2012 Cuma

Rehber - Ruh

Tabutta Rövaşata'nın Mahzun'u "Çıkma ekmek var mı?" diye sorar büfeciye. İşte o sorunun öznesi bir gün gelecek ve bir şarkıda karşıma çıkacak, hiç ummazdım. Şarkının sözlerine bayıldım. Yeni duydum bu grubu "Rehber" çok da beğendim, diğer şarkıları da güzel, değişik. Böyle söz yazan adamlara ihtiyaç var.

10 Mayıs 2012 Perşembe

Le Trou

Hapishane filmlerini kim sevmez. Bambaşka bir dünya, başlı başına bir film türü bence. Ve bu türün zirve noktalarından biri. Benim ağzım açık kaldı. Film hakkındaki izlenimlerimi şurada yazdım. Jacques Becker adlı yönetmen 1960'da çıtayı çok yüksek bir yerlere koymuş. İzleyin - izlettirin efendim.

8 Şubat 2012 Çarşamba

We Need To Talk About Kevin

Seneler önce Ratcatcher filmini seyredip çok beğendiğim İskoç kadın yönetmen Lynne Ramsay, son filmi We Need To Talk About Kevin ile komple bir psikolojik gerilim filmine imza atmış. Özellikle teknik yapısından, anlatımından, parçalı kurgusundan ve Johnny Greenwood imzalı müziklerinden çok farklı bir tat aldım. Filmin bir romandan uyarlandığını ise bitiş yazılarından öğrendim. Aslında yavaş yavaş klişe kaçmaya başlayan psikolojik bozuklukların temelinde yatan çocukluk sendromları ile ilgili hikayeye biraz daha farklı bir bakış açısı eklemiş. Görüntü bombardımanı şeklinde ilerleyen bu filmde çok fazla plan var fakat bu sizi filmden asla koparmıyor. Kesik kesik sıralı olmayan bir kurgu tıpkı Innaritu filmlerini andıran cinsten. Çocuk ve anne arasındaki diyaloglar ise bazen eğlenceli bazense tüyler ürpertici olabiliyor. Garip bir dengesi, diken üstünde giden bir yapısı var. Filmin gelgitleri ve uyandırdığı merak duygusu son sahnelere kadar devam ediyor. Aslında sonlara doğru taşlar yerine oturdukça finali kendi kafamızda hazırlar hale geliyoruz. Çok sürpriz olmasa da etkileyici bir final bölümü var filmin. Evlilik, kadınların iç dünyası, çocuk yetiştirmek ve hepsinden çok çocuk yapmaya hazırlıklı olmak ile ilgili bir film temelde. "İyi karar verin" der cinsten bir söylemi barındırıyor. Ama başka bir bakış açısından bakıldığında ise kötülüğün önüne geçilmez biraz da kadere bırakılmış tohumlarla atılalabileceği anlamı da çıkarılabilir tabii kişiye göre. Filmin rengi kırmızı, ilk sahnesinden son sahnesine kadar kırmızı renkten kurtulamıyoruz. Yönetmenin bu seçiminin altında bir sebep olsa gerek fakat ben tam olarak bulamadım. Tilda Swinton çirkin ama iyi oyuncular klasmanındaki baş aktrislerdendir her zaman. Ben henüz kötü bir performansına rastlamadım. İlk sahneden itibaren performansını hiç düşürmeden bitirmiş filmi, tebrik etmek gerek. Sözün özü We Need To talk About Kevin son yıllarda psikolojik gerilim tadında izlediğim en iyi filmlerden biri. Hazır sinemalarda da tek tük salonda dahi olsa oynamakta, tavsiyemdir eşe dosta.

3 Şubat 2012 Cuma

Kavır me

Cover mevzusu bana her daim çekici gelmiştir.Sevdiğim bir parçayı sevmediğim bir sanatçı ya da sevmediğim bir parçayı sevdiğim sanatçıların yorumlaması.En güzeli ise sevdiğim bir parçayı sevdiğim bambaşka bir sanatçının yorumlaması.Güzel coverlar buldum son zamanlarda,evire çevire dinliyorum

13 Ocak 2012 Cuma

Toprağın Bol Olsun Lefter Küçükandonyadis

Futbolun futbol olduğu yıllardan, en eskilerden, çınarlardan birisiydi o. Toprağı bol, mekanı cennet olsun...

2 Ocak 2012 Pazartesi

Metin Kurt gibi yalnızız ceza sahasında

 sen mi güzeldin yoksa hayat mı güzel?
yani iki şişe ucuz şarap bir tarih yazabilir
verdiğim tüm sözler bir anda uçabilir
sıcak bir bira
aşk sendikasında
metin kurt gibi yalnızız ceza sahasında

 Kesmeşeker'in son albümünü uzun süredir bekliyordum. Birkaç parçası dolaşıyordu etrafda, hepsi heyecanlandırıyor beni. Üniversite 1.sınıfta tanıştım Cenk Taner ve arkadaşlarıyla, "Aşk ve Para" albümü elimdeydi kaset formatında. O zamanlar walkmanler ölmemiş, CDçalarlar ise zengin işi olarak yer ediyor ortamlarda, internet ise kafelerden ibaret ( yaşlanmış gibi hissettim bir anda nedense ) . Daha sonra diğer albümlerini dinledim ama asıl Cenk Taner'in solo albümlerine vuruldum. Kadıköy soundu diyorlardı, "Buradan Uzaklara" , "Eğ Başını Eğeceksen", "Tek Kişiyim Ben Hala" gibi vurucu parçalarla her daim bana en yakın müzisyenlerden biri oldu Cenk Taner, bazen bir arkadaş kadar yakın. Söz yazarlığı konusunda ise yaşayan en yetenekli sanatçılardan biridir bana göre.


Bu arada kendisi bir futbol bağımlısı yukardaki yeni şarkısının sözlerinden de anlaşılacağı gibi ve parçalarının hemen hemen hepsine bir futbol figürü, deyimi, hikayesi sıkışır. Bir şarkısında;

"iki taştan bir kale olmaz artık" der mesela,

"Vakit çaldım yalan attım
Doping de yaptım şike de
Her yol mübahtı bilirsin aşk cinnetlerinde" diye yazar "Böyle Şeyler İşte" adlı parçasında

Kadıköylüdür, Fenerbahçelidir, saygı duyulasıdır Cenk Taner.