sinema etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sinema etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Şubat 2011 Cumartesi

Offret ve Tarkovski

Tarkovski'nin oğluna ithaf ettiği,sanat yaşamındaki son filmi.Yine anlaması zor,hiçbir şeyin kesinliğinin olmadığı rüyalarla örülü bir eser.Düşüncelere iten sahneler,inanılmaz geçişler.Usta üstünde saatlerce düşünülcek,konuşulcak bir film yapmış

Filmin kanımca büyük bir bölümü rüya içersinde geçiyor,fakat o rüya hangi sahnede başlıyor bunu kestirmek oldukça güç.Rüya sahnelerinde inanç ve varoluş ile ilgili monologlar çok fena,durdurup düşünerek izledim çoğu sahneyi yine de çıkamadım işin içinden.Filme hakim olamadım.Aslında Tarkovsky'nin de her zaman bahsettiği şey bu : "Filme kendini teslim etmek,teslim olmak".Kitabında okumuştum o bizden filmi anlamaya,gördüklerimize anlam vermeye çalışmamızı istemiyor,tabii ki anlamları var ama bunları sadece o biliyor.Tarkovski her zaman kişisel filmler çekiyor ve dolayısıyla anlamlarını sadece o biliyor,izleyip izlememesi ise bize kalmış.Filmdeki ağaç mesela.Oğluna ağacı bırakıyor giderken.O ağaç ise inancı mı yoksa başka birşeyi mi simgeliyor kestirmek güç.Adamın sanat anlayışı bu.Biraz "sanat için sanat" söylemini destekler biçimde yani.Yalnız bunu yaparken yöntmenliğini yani işin teknik tarafını mükemmel yapıyor.Final sahnesi yönetmen olmak isteyenlere ders niteliğinde.Yani o sahneyi görmeyeni mezun etmemek gerek( yuh abarrttım ).Bu film gerçekten zor bir film.Yönetmenin Zerkalo filmi ile beraber en kapalı filmi diyebilirim.Ayrıca filmi izlerken oyuncuları düşündüm,gerçekten böyle bir filmde rol yapmak çok zor olsa gerek,çünkü ortada klasik bir oyunculuk yok,uzun monologlar,tiradlar var,oyuncular çoğu zaman kamerenın içine bakarak konuşmuş,baş hareketleri oldukça ağar,ifadeler mutsuz,oyuncu yönetimi ise tabi ki üst seviyede.Filmin başlarında evin içinde toplandıkları sahne bir tiyatro havasında geçiyor ve oyuncuların kadrajdaki dağılımları müthiş.Özellikle televizyonun yayının kesildiği sahnede masanın etrafında dizilişleri ve aralarından görünen televizyon harika olmuş.Siyah beyaz kanımca rüya içersinde geçen sahneler ise sinemanın en üst noktalarından.
 
Uzun lafın kısası teknik-taktik açıdan kesinlikle izlenmesi gereken film ama ben filmde herşeyi anlamalayım diyenlerdenseniz zaten Tarkovski filmlerini sevmeniz mümkün değil.