8 Şubat 2012 Çarşamba

We Need To Talk About Kevin

Seneler önce Ratcatcher filmini seyredip çok beğendiğim İskoç kadın yönetmen Lynne Ramsay, son filmi We Need To Talk About Kevin ile komple bir psikolojik gerilim filmine imza atmış. Özellikle teknik yapısından, anlatımından, parçalı kurgusundan ve Johnny Greenwood imzalı müziklerinden çok farklı bir tat aldım. Filmin bir romandan uyarlandığını ise bitiş yazılarından öğrendim. Aslında yavaş yavaş klişe kaçmaya başlayan psikolojik bozuklukların temelinde yatan çocukluk sendromları ile ilgili hikayeye biraz daha farklı bir bakış açısı eklemiş. Görüntü bombardımanı şeklinde ilerleyen bu filmde çok fazla plan var fakat bu sizi filmden asla koparmıyor. Kesik kesik sıralı olmayan bir kurgu tıpkı Innaritu filmlerini andıran cinsten. Çocuk ve anne arasındaki diyaloglar ise bazen eğlenceli bazense tüyler ürpertici olabiliyor. Garip bir dengesi, diken üstünde giden bir yapısı var. Filmin gelgitleri ve uyandırdığı merak duygusu son sahnelere kadar devam ediyor. Aslında sonlara doğru taşlar yerine oturdukça finali kendi kafamızda hazırlar hale geliyoruz. Çok sürpriz olmasa da etkileyici bir final bölümü var filmin. Evlilik, kadınların iç dünyası, çocuk yetiştirmek ve hepsinden çok çocuk yapmaya hazırlıklı olmak ile ilgili bir film temelde. "İyi karar verin" der cinsten bir söylemi barındırıyor. Ama başka bir bakış açısından bakıldığında ise kötülüğün önüne geçilmez biraz da kadere bırakılmış tohumlarla atılalabileceği anlamı da çıkarılabilir tabii kişiye göre. Filmin rengi kırmızı, ilk sahnesinden son sahnesine kadar kırmızı renkten kurtulamıyoruz. Yönetmenin bu seçiminin altında bir sebep olsa gerek fakat ben tam olarak bulamadım. Tilda Swinton çirkin ama iyi oyuncular klasmanındaki baş aktrislerdendir her zaman. Ben henüz kötü bir performansına rastlamadım. İlk sahneden itibaren performansını hiç düşürmeden bitirmiş filmi, tebrik etmek gerek. Sözün özü We Need To talk About Kevin son yıllarda psikolojik gerilim tadında izlediğim en iyi filmlerden biri. Hazır sinemalarda da tek tük salonda dahi olsa oynamakta, tavsiyemdir eşe dosta.

3 Şubat 2012 Cuma

Kavır me

Cover mevzusu bana her daim çekici gelmiştir.Sevdiğim bir parçayı sevmediğim bir sanatçı ya da sevmediğim bir parçayı sevdiğim sanatçıların yorumlaması.En güzeli ise sevdiğim bir parçayı sevdiğim bambaşka bir sanatçının yorumlaması.Güzel coverlar buldum son zamanlarda,evire çevire dinliyorum